Yeşilçam dönemi, Türk sinemasının en parlak dönemlerinden biridir. 1960'lar ile 1980'ler arasında filmler, Türk toplumunun değerlerini ve sorunlarını ele alarak büyük bir izleyici kitlesine ulaşmıştır. Polisiye türü, bu dönem içerisinde kendine özgü bir yer edinmiştir. Yeşilçam dönemi Polisiye filmleri, sadece suç ve gerilim unsurlarını değil, aynı zamanda yaşanan toplumsal değişimleri, bireysel dramaları ve adalet arayışını da seyirciye sunmaktadır. Bu filmler, Türk sinemasının diline, kültürüne ve toplumsal yapısına ciddi katkılarda bulunmuş ve birçok unutulmaz karakterin doğmasına vesile olmuştur. Polisiye türü, dönemin iktidar ilişkileri ve toplumsal dinamiklerini yansıtan bir ayna olarak işlev görmüştür. Seyirci, bu filmlerdeki kahramanlık ve cesaret hikayeleri ile derinden etkilenmiştir.
Yeşilçam, Türk sinemasında çeşitli türlere ev sahipliği yapmıştır. Ancak polisiye türü, pek çok yapıtın sosyal ve kültürel yönleriyle öne çıkmasını sağlamıştır. Bu dönem, bir yandan polisiye olayların çözümü sırasında adalet ve ahlak temalarını işlerken, diğer yandan da toplumun derin yaralarına ışık tutmuştur. Polis karakterleri genellikle toplumun kahramanları olarak ortaya çıkmış, yenilikçi yöntemler ve zekice taktiklerle suçluları yakalamaya çalışmıştır. Özellikle, 1970'lerin sonunda ve 1980'lerin başında üretilen film sayısındaki artış, bu türün ne denli yaygın ve önemli olduğunu göstermektedir.
Yeşilçam dönemi filmlerinde, polis karakterleri çoğunlukla çetin ceviz, kural tanımaz ve bazen de duygusal derinliği olan figürler olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, "Süpermen Dolar" gibi filmlerde, kahramanların karşılaştığı zorluklar, yalnızlık ve kaybetme korkusu gibi insani duygularla harmanlanmıştır. Bu durum, seyircinin karakterlerle empati kurmasını sağlamış ve Türk sinemasında sahici bir anlatım tarzı oluşturulmasını desteklemiştir. Ayrıca, seyirciyi düşündüren ve sorgulaya yönlendiren senaryolar, Türk sineması tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Yeşilçam döneminin en iyi klasik film örneklerinden biri "Kibar Feyzo"dur. İçindeki polisiye unsurlar ile komedi unsurlarını harmanlayarak seyirciyi eğlendirirken düşündüren bir yapıdadır. Kibar Feyzo, küçük bir köyde geçerken, köyden haksız yere çıkarılan bir kahramanın mücadelesini anlatır. Bu film, toplumsal sorunları alaycı bir dille işlerken, izleyiciye başka derin konular da sunmaktadır. Başka bir örnek ise "Dört Nala" dır. Bu film, polisiye olayların yanı sıra aşk hikayesini de barındıran bir yapım olup, dönemin romantizmini ve dramını yansıtır.
"İstanbul Sokakları" filmi, şehrin kenar mahallelerini ve suç ile mücadelenin hikayesini sunmaktadır. Başarılı başrol oyuncusu, izleyiciye cesareti ve mücadeleyi aşılamaktadır. Bu film, tempo olarak oldukça hızlıdır ve sürükleyici bir anlatıma sahiptir. Diğer taraftan "Yarın Yokmuş Gibi", güçlü bir kurgula sahip olup, alttan alta işlenen sosyal mesajlar ve bireysel hikaye ile öne çıkmaktadır. Yeşilçam döneminin en iyi beş klasik filmleri, Türk sineması açısından unutulmaz eserler olarak sinematografi tarihine damga vurmuştur.
Yeşilçam döneminin polisiye filmlerinde, karakter gelişimi dikkate değer bir şekilde işlenmiştir. İzleyici, karakterlerin zihin dünyasını ve içsel çatışmalarını derinlemesine görebilmektedir. Her kahraman, kimi zaman mükemmel bir dedektif, kimi zamansa yetersiz kalmış bir özel dedektif olarak karşımıza çıkıyor. "Süpermen Dolar" filmindeki karakter, Sinan’ın adalet arayışı, ona birçok yolculuk ve zorluk getirmektedir. Bu durum, karakterin yalnızca dışarıdaki sorunlarla değil, kendi içsel çatışmalarıyla da yüz yüze gelmesini sağlamaktadır.
Özellikle, hüsran, intikam ve aşk gibi temalar, hikaye yapısının derinliğini artırmaktadır. Dönem filmleri, genellikle basit bir polisiye kurgunun ötesine geçmekte ve karakterlerin insanın karmaşık yapısını yansıttığı filmler olarak dikkat çekmektedir. Örneğin, "Dört Nala" filmindeki aşk ve ihanet teması, karakterin psikolojik derinliğini ortaya koymaktadır. Bu şekilde, Türk sineması sadece eğlence değil, aynı zamanda insan psikolojisi üzerine derin mesajlar sunan bir sanat dalı olarak yer bulmaktadır.
Yeşilçam döneminin polisiye, toplumun dip noktalarını ortaya koyma işlevini üstlenmiştir. Bu filmler, işlenen suçların arkasındaki sebepleri ve toplumsal yapıdaki eksiklikleri irdeler. Karakterlerin birer toplum temsilcisi olması, bireylerin hayatındaki gerçek sorunları yansıtabilme yetisini artırır. "Kibar Feyzo" filmi, sosyal statü ve varoluş mücadelesi ile Türk kültürünü gözler önüne sererken, izleyiciyi düşündürmektedir. Sinemanın sunduğu bu tür içerikler, toplumda daha büyük bir farkındalık oluşturmaktadır.
Polisiye film yapımcıları, genellikle güncel olayları ele alarak toplumsal sorunlara dikkat çekmektedir. 1970'lerde yaşanan sosyal değişimler, bu filmlerin senaryolarına yansımıştır. Yüksek suç oranı, toplumsal adaletsizlik ve bireysel çelişkiler, net bir şekilde işlenmektedir. Bu açıdan, polisiyenin önemli bir işlevi de, izleyicileri bilinçlendirmek ve toplumu sorgulamaya teşvik etmektir. Böylece, Türk sineması, sadece eğlencenin ötesinde, sosyal bir tartışma ortamı yaratma amacını gütmektedir.